Çıktığımız turun 2.günündeyiz. Eskişehir'de aklımdaki hemen herşeyi yaptığımız için sevinçli, kızım Defne huysuz olduğu içinde sinirliyiz :) Ciddi ciddi Eskişehir'den İstanbul'a dönmeyi düşündük. Bugün yapacağımız yol, rota boyunca yapacağımız en uzun yoldu ayrıca. Yaklaşık 6 saat süren yol için Eskişehir'den çıktık yola.
Hedefimize yaklaştıkça konaklamak için seçtiğimiz yaklaşık 20 otelin hepsi dolu olunca Selçuk'ta konaklamayı tercih ettik. Zaten amacımız Efes antik kenti ile Şirince'yi dolaşmaktı. Mesafemiz daha kısalacağı için daha az yorulacaktık. Akıllı telefonlar için Tripadvisor, Neredekal, Trivago gibi uygulamalar velinimet benim için. Resimlerinden ilk dikkatimi çeken Hitit Otel'di. Efes'e bir kaç km uzaklıkta olması bizim için avantajdı. Oteli beğendik ve 2 gün kalmaya karar verdik. Yol yorgunu olduğumuzdan hemen üstümüzü değiştirip havuza attık kendimizi.
O kadar yoldan sonra havuza girerek kendimize geldik ve akşam yemeği için havuz başında kurulan masalara geçtik. Hitit Otel sabah kahvaltısı ve akşam yemeği dahil günlük 150 TL(2016 fiyatları)
Günün akşamında odamıza geçerek dinlendik. Ertesi gün güzel bir kahvaltının ardından bir süre kızımla havuzda oynadık.
Yeterince serinledikten sonra düştük Efes yollarına. Mesafemiz kısa olduğundan bir kaç km sonra ulaştık antik kente.
Aracımızı uygun bir yere park ederek içeriye giriş yaptık. Efes antik kentinin biletleri maalesef kişi başı 40 TL. Bana çok pahalı geldi. Hatta önümdeki aile 8 kişiydi ve 320 TL ödediklerini görünce daha da pahalı olduğunu anladım. Öğrenci kartlarımız olduğu için müze kart çıkartarak kişi başı 20 TL'den giriş yaptık. İlk ziyaret noktamız Anfi tiyatroydu.
Oldukça büyüktü gerçekten. Basamaklarından tırmanarak her bir noktasını görme fırsatımız oldu fakat aşırı sıcaklar bizi bunaltmıştı.
Şimdi ise sıra Efes antik kentinin simgesi olan Celsus Kütüphanesinde. Anfi tiyatronun biraz ilerisindeki bu tarihi yapı yıllara rağmen tüm ihtişamıyla duruyordu.
110-135 yıllarında yapılmış olan Celsus kütüphanesi aktif olduğu dönemde 14.000 kadar kitaba ev sahipliği yapmış ve her ne kadar dışarıdan bakıldığında 2 katlı gözüksede iç yapısından dolayı 3 katlı olduğu anlaşılmış.
Biraz daha yakından incelemek için kütüphaneden içeriye girdik. Kızım Defne babasının kızı olduğunu tekrardan gösterdi ve benimle aynı pozu vererek annesine resim çekmesini söyledi :)
Aşırı sıcaktan dolayı eşim ve kızım gölge bir yerde dinlenmeye çekildi. Ben buralara kadar gelmişim dolaşmadan durur muyum hiç ? Celsus kütüphanesinden yukarıya doğru çıkan tarihi Roma yolundan çıkmaya başladım. Yol boyunca sağda ve solda tarihi kalıntıları görmek mümkün.
En üst noktadan Celsus kütüphanesine doğru fotoğraf çektiğimde, her bir köşesinde yüzyıllardan beri günümüze gelen taş yapılar tüm güzelliklerini sergiledi ...
Efes içinde çektiğim video ile tarihi yolları daha net görebilirsiniz izlemek için tıklayın...
Bir sonraki durağımız Yedi Uyuyanlar (Seven Sleepers). Aslında buranın bana kazandırdığı bir şey yoktu. Sadece yol üzerinde ve turistik olduğu için geldik.
Zaten küçük bir kayalıktan ibaretti. İçeri girişte yasak olduğu için kapısı kapalıydı.
Aşırı sıcaktan bunalmış kişiler olarak Yedi Uyuyanlar'ın girişte bulunan küçük kafede gözleme yiyip ayran içtik. Eşimle benim en hoşumuza giden noktada bu aslında. Tatile çıktığımızda gözleme ve ayransız yapamıyoruz biz :) Ayran çömlek bardağında ve köpüklü olarak servis ediliyor fiyatı ise sadece 2 TL.
Hazır serin yeri bulmuşken yol üzerinde gördüğümüz Meryem Ana Evi'ne gidelim mi diye düşündük. İnternetten kısa bir araştırmadan sonra ilgimizi çekmediğinden gitmedik.(Ya da sıcaktan bunaldığımızdan :))
Efes'i bitirdik. Sıra kıyametin kopmayacağına inanılan Şirince'ye geldi. Şirince'ye ulaşım 2 farklı yerden yapılıyor. Biz ilk gördüğümüz tabelayı takip ederek dağ yoluna doğru çıktık.
Yaklaşık 10 km sonra Şirince'ye ulaştık. Bir şekilde Tv veya internetten gördüğümüz Şirince'nin köyleri karşımızdaydı.
Kolay kolay otoparka araba bırakmayan ben park edecek bir yer bulamayınca mecburen aracımı otoparka bıraktım (5 TL) ve daldım Şirince sokaklarına...
Taşlı yollar boyunca hediyelik eşya ve yöresel ürünler satan dükkanları görmek mümkün. Biz 8 farklı aromalı kokulu el sabunlarını 10 TL'ye aldık. Hemen her bitkinin sabunlarını yapan köylüler bu işte iyi olduğunu gösterdiler bizlere.
Şimdi gelelim yeme - içmeye. Yol üzerinde bir çok küçük şirin restorantta yöresel lezzetleri deneyebilirsiniz. Şirince'de ne yenir bilmem ama kumda kahvesini mutlaka denemelisiniz. Alttan ısıtılan ve üstünde kum havuzunun olduğu koca bir tepsi içine koyulan cezvelerin yaydığı kahve kokusuna bayılacaksınız!
Eşim Türk kahvesi, ben ise damla sakızlı kahve siparişi verdim. Hemen yanımızda hazırlanan kahveler dakikalar içinde kumda köpürerek hazır hale geliyor. (Kahveler 5-6 TL)
Kahvelerden sonra düştük yine Şirince'nin taşlı sokaklarına. Bizler bayram zamanı gittiğimiz için sokakları oldukça kalabalıktı. Hani derler ya iğne atsan yere düşmüyor diye. İşte o gün öyle bir yerdi Şirince...
Meydanın birinde içeriye girmekte zorluk çektiğim bir şarap dükkanını ziyaret ettim. Aromaların kokusu hoş koktu burnumuza. Bizler alkol kullanmadığımızdan satın almadık. Merak edenler için şarapların fiyatları 25 TL ve kargo ile her yere gönderim yapabiliyorlar.
Allah affetsin ama 1 yudum tadımlık ikram ediyorlardı bende aldım. Çilekli olanını tavsiye ettiler. Hiç alkol kullanmayan birisi olarak ilk izlenimim; Alkol tadını ağızda, çilek aromasını boğazımda ayrı ayrı aldım :)
İsteyenlere hediyelik olarak paket yapıp satışa sunuluyor.
Şirince'yi de dolaştıktan sonra ufak tefek alışveriş yaptığım esnaflara "Neden Şirince'de kıyamet kopmayacağı söylentileri çıktı?"diye sorduğumda Mayalar döneminden kaynaklandığını söyleyenlerde oldu, Mavi sakal tarikatı böyle bir inanca sahip olduğu için diyende... Sonra patladı gitti dediler. Dileyenler Şirince sokaklarındaki videomu izleyebilirler.
Dönüş yolunda aracımıza binip küçük bir trafik yaşadıktan sonra otelimizin yolunu tuttuk. Gün batmadan kızımla havuzda eğlendik, yüzdük, oynadık...
Yorulunca da oturup bir köşeye dinlendik. Dolu dolu geçen günün ardından dinlenme zamanımız geldi nede olsa!
Akşam yemeğine kadar havuz kenarında oyalandık. Gün boyunca öyle acıktık ki hemen her şeyin tadına bakmadan edemedik. Yemeklerin açık büfe olması da cabası tabi :)
Günü bitirip odamıza çekildik. Defnecik yine sorun çıkartmaya başlayınca arabamızdan bebek arabasını çıkartıp sağa sola gezerek uyumasını bekledik... Ertesi gün yine sıkı bir kahvaltının ardından kızımın isteği üzerine havuza geldik. Bizler havuzda oynarken, eşim eşyalarımızı toplamak için oda da kaldı. Defne kendisi için olan havuzu çok sevdiğinden ayrılması biraz zor oldu.
Neyse ki gider ayak bize sorun çıkartmadığından rahatça otelden ayrılıp Akyaka - Marmarise doğru yol aldık. 2 gün kaldığımız Selçuk'ta ki Hitit otele 300 TL - Yakıt 120 TL - Ivır zıvır 100 TL şeklinde masraf ederek Selçuk Efes Şirince maceramızı sonlandırdık... Akyaka Marmaris'te buluşalım :)
SELÇUK EFES ANTİK KENTİ - ŞİRİNCE
0 yorum:
Yorum Gönder