CİDE - KASTAMONU 2015
Nihayet yine bir bayram zamanı geldi ve bizler memleketimiz olan Cide'ye doğru yola koyulduk. İstanbul artık bana o kadar sıkıcı geliyor ki, işim gücüm olmasa kaçasım var buralardan... Her fırsatta yapabildiğim kadar kaçıyorum zaten. Akşamdan hazırladığımız eşyalarımızı aracımıza yükleyerek yola çıkıyoruz.İlk olarak aracımın yakıtını doldurmak için benzinliğe uğruyoruz.
Yolumuz yaklaşık 500 KM. Bizler bayramdan 1 gün önce yola çıktığımızdan, oruç tutmamız sebebiyle hiç bir yere uğramadan ve mola vermeden düştük yollara. Yeniçağa yolu üzerinden Bartın-Amasra tabelalarını takip ederek ulaşıyoruz Karadeniz'e. Bizleri ilk selamlayan yer rahmetli şarkıcı Barış Akarsu'nun memleketi Amasra. (Daha önceki Cide-Amasra-Safranbolu yazımı görmek için tıklayın CIDE-AMASRA-SAFRANBOLU GEZISI - 2014). Yeni yapılan yollar ile birlikte ulaşım her sene daha kolaylaşıyor. Amasra semalarındaki ilk manzaramız bu :
Yaklaşık 80 KM yol yaptıktan sonra Cide'ye ulaşıyoruz. 1 yıl aradan sonra memleketimize ulaşmanın mutluluğuyla bu videoyu çekmiştim hemde güzel bir karadeniz müziğiyle (Doğa için çal-Gımıldan)
O günün akşamı yol yorgunluğundan uyuyakalmıştım. Ertesi gün bayram namazından sonra güzel bir kahvaltı ile güne başladık. Memleket havası alalım diyerekten attık kendimizi limana. 2 tarafında deniz olmasına rağmen bir tarafın mavi, diğer tarafın yeşil olması güzel bir manzara oluşturuyordu.
Limandan sonraki durağım seyir tepesine yapılan platformu görmekti. Dedikleri kadar varmış gerçekten. Burada oturup hafif esen rüzgarla bir şeyler içmek huzur veriyor insana. Manzaranın güzelliğine bakar mısınız?
Manzaraya doyduktan sonra dinlenmek için eve geçtim. Akşam saatlerinde herkes dışarıdaydı. Sahil yolu tıklım tıklım iğne atsan düşmeyecek gibiydi. Hani ben artık göre göre alıştım ama şu kayan yazılı led ışıklı oturakları başka bir yerde görmediğimden paylaşıyorum. Sahil boyunca görmeniz mümkün ve güzel bir hava kattığı düşüncesindeyim.
Ertesi gün denize gitmek için hazırlanıyoruz. 1 yıldır kullanmadığım şişme botumu kullanma zamanı geldi. Ben şişirmeye başlarken Defnecik pompayı elimden alıp kendi şişirmek istedi.
Botumuzla birlikte deniz kenarına geldik fakat tahminimizden daha kalabalıktı. Defnecik yanından hiç ayırmadığı peluş oyuncağıyla sahnede :)
Pek fazla botu kullanacak alan olmadığından deniz üzerindeki gezimizden vazgeçtik. Bunun yerine plaj kenarında oturup denize girdik. Defnecik babaannesiyle suya alışmaya çalışıyordu.
Bende serinlemek için attım kendimi Karadeniz sularına.
Öğleden sonra sahil kafede oturup bir şeyler yedik. O sıcakta hafif hafif rüzgarda manzaraya karşı bir şeyler içmek çok keyif vericiydi.
Cide sınırları içinde bir çok turistik yer mevcut. Bizler Gideros ve Malyas Kanyonlarına gittik. Diğer turistik yerlerin ya yolu kötü yada çok virajlıydı.
Gideros koyu Cide merkezden 13 KM uzaklıkta. Vakti zamanında burası korsanlar tarafından saklanma yeri olarak kullanılmış, günümüzde ise tam manasıyla kafa dinleme yeri olarak kullanılıyor. Gideros'un 2 taraftan girişi var. Bizler 2 tane küçük işletmenin bulunduğu İstanbul'a yakın taraftan giriş yaptık.
Balık ve köfte seçenekleri mevcut burada. Ben köfte ve ayran tercih ettim. Köfte ayran ekmek menü 17 TL'ye alınabiliyor.
Burada gerçekten güzel vakit geçirdik. Tamamen doğanın içinde sessizlik ve bol yeşilli bir koyda olmak insanın içini ferahlatıyor. Gideros'un bazı yerleri harabe içinde ve hiç bir zaman düzeltilmiyor. Nedeni ise buranın sit alanı olmasıymış. Burada bulunan tarihi cami Vakıflar bölge müdürlüğü tarafından restore edilerek kullanıma açılmış.
Etrafın restore edilmesi için ise Anıtlar kurulunun onayı bekleniyormuş. Bunlara rağmen Gideros'ta ufak tefek teknelerle denize doğru açılıp yüzmek veya balık tutmak ayrı bir keyif.
Ayrıca geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin en güzel koyları sıralamasında 3.sırada yer alan Gideros Koyu'nun bu ünvanı hakettiğini düşünüyorum.
Cide'yi ve Gideros'u daha iyi tanıtabilmek amacıyla kendi objektifimden çektiğim tanıtım videosunu da huzurlarınıza sunarım...
Ertesi günkü rotamız Sağ Salim 2 filminin de bir bölümünün çekildiği MALYAS KANYONU'ydu. Cide merkeze 20 KM uzakta olan Malyas Kanyonu'nun tamamına yakını toprak yol. Her türlü araçla ulaşım var ve yollar fena değil ama yinede yüksek bir araç ile gitmekte fayda var. Bazı yollar uçurumun kıyısında ve tehlikeli olabiliyor.
Kanyonun girişini mangalcılar çoktan doldurmuş bile. Malyas Kanyonu gün geçtikçe popüler olma yolunda ilerliyor. Aracımızı uygun bir yere park edip botu şişirebileceğimiz boş bir alan bakıyoruz.
Biraz suya girip kanyonun karşındaki kayalıklarda şişirme işlemini başlatıyoruz. Siftahı ben yapayım bari :)
Kanyon ilk başlarda sığ aslında fakat ilerleyen yerlerde boyu geçecek seviyeye ulaşabiliyor. İki yamacın arasında yavaş yavaş kürek çekip ilerlerken çok hoş manzaralar yakaladık.
Kanyon içinde ayak basabildiğimiz nadir yerlerde var. Etrafını 10 kişiyle dahi saramayacağımız büyük kayalar bu yamaçlardan koparak kanyon içerisine düşmüş. Mola verdiğimiz yerde bizi buralara kadar getiren botumuz ile resimler çektik.
Sanırım kendimi yavaş yavaş doğa belgesellerine adıyorum :) Kanyonun tanıtımı için aldım kameramı elime anlatabildiğim kadar anlattım. Ufak tefek aksaklıklarda oldu, gülüp eğlendiğimiz anlarda...Youtube'a attığım videoyu izleyin lütfen...
Kanyon içerisinde yaklaşık 2 KM kadar gittiğimizi tahmin ediyoruz. Bazı yerlerde akıntıya karşı kürek çekmekte zorlandık. Kanyon içinden geçerken üzerimize doğru eğilmiş kayaların kopması an meselesi gibiydi ki vakti zamanında defalarca kopup suya düşmüş zaten. Gidebildiğimiz kadar gittik ve akıntıya karşı kürek çektiğimizden sanırım biraz hırs yapmış olmalıyım ki küreğimizin birisi kırıldı :( Dönüş yolu akıntıyla birlikte daha kolaydı. Burada geçirdiğimiz güzel günün ardından kendimizi eve attık yorgun argın. Günü bu şekilde tamamladık. Ertesi gün Karadeniz turu yapmayı düşündüğümüzden yavaş yavaş yola koyulduk. Cide'nin hemen girişinde artık buranın logosu olan küçük parkta son bir resim çekilerek Kastamonu'ya doğru yol aldık.
Kastamonu'da bir çok yer gezilebilir aslında. Yol boyunca çok fazla sayıda konak gördük. Vaktimiz kısıtlı olduğundan buraları dolaşamadık fakat yol üzerinde gördüğümüz SAAT KULESİ'ne geldik. Doğa ana bize o gün hiç iyi davranmadı. Tam manasıyla sıcaktan kavrulduk. Saat kulesinin hemen yanında birer yorgunluk çayı içtik. Tam karşımızda iste Kastamonu Kalesi tüm ihtişamıyla duruyordu.
Kaleye gidemedik çünkü saat akşam üstü olmaya yakındı. Hedefimiz Amasya'ya gitmek olduğundan buralarda daha fazla oyalanmadan yollara düştük. Güzel bir Cide-Kastamonu anısıyla buradaki gezimizi sonlandırdık.
CİDE-KASTAMONU
0 yorum:
Yorum Gönder