13 Ağustos 2015 Perşembe

ORDU - GİRESUN

ORDU - GİRESUN

Amasya gezimizi takiben çıktığımız Ordu gezimiz için Tokat, Erbaa, Niksar yolunu seçmiştik. Yol çok virajlı ve hız yapmaya uygun değildi. Vaktimizin çoğu bu yolda geçti diyebilirim. Ordu sınırlarına yaklaştıkça Karadeniz iklimi kendini hissettirmeye başladı. Bazı yerlerde bulutların üzerine çıktığımız bile oldu.


Karadeniz sahil yoluna ulaştığımızda Fatsa Ordu otoyolu yerine eski yoldan giderek burada bulunan Yason Kilise'sini ziyaret ettik.


Gittiğimizde günlerden pazartesiydi ve şansımıza bugün kilise ziyarete kapalıydı. Etrafında biraz oyalanıp yolumuza devam ettik.


Burada bulunan diğer turistik yer ise Hoynat Adası. Yason Kilisesinden Ordu'ya doğru gidince zaten Hoynat adasını görüyorsunuz. Bana sorarsanız Yason Kilisesi ve Hoynat Adasını görmek için yolunuzu değiştirmeyin derim. Hoynat Adası sanki zorla turistik yer yapılmış gibi sadece kayalıktan ibaret. Belkide Karadeniz'de ada sayısı sınırlı olduğundan bu derece önemlidir burası bilemedim.


Karadeniz sahil yoluna girerek Ordu'ya ulaştık. Şehre girer girmez sahil yolundan Boztepe'ye kadar ulaşan teleferik karşılıyor bizleri. Resimlerini görmüştüm fakat gerçeği gerçekten çok yüksekti. Resim çekilmek için Belediye buraya çalışmayan bir teleferikte koymuş. Biletler kişi başı 6 TL, Öğrenci 3 TL. Hafta sonu olursa 1'er TL fark ödüyorsunuz. 



Aynı biletle hem çıkıp, hem iniş yapabiliyoruz. Teleferiğe binmek için platformda sıraya giriyoruz. 8 kişilik fakat genelde 5-6 kişi olarak binilmesi için görevliler ayırıyor insanları.


Gittikçe yükseliyor ve heyecanlanıyoruz. Dakikalar sonra zirveye ulaşıyor ve o müthiş manzaranın keyfine varıyoruz.


Manzaraya karşı bir çok yeme-içme tesisi var. Magnet koleksiyonum için hediyelik eşyacıdan alışverişimizi yapıp buradaki kafeteryada çay molası veriyoruz.


Bizler buradayken etrafımızı bulutlar sarmaya başlıyor. Ağaçların içinden gelen sis bulutları bir süre sonra etrafı epeyce kaplayıp değişik manzaralar gösteriyor bizlere.


Manzaranın keyfini sürmek için etrafı dolaşıyoruz. Paraşüt ile atlamak için platformda var burada. Dakikalarca manzaraya dalıp gidiyoruz.


Defneciği gönlünden fetheden minik bir park buluyoruz. Dakikalarca burada oyunlar oynayıp son olarak annesiyle trene biniyor güzel kızımız.


Dönüş vakti geliyor ve teleferiğe binip tekrardan şehre dönüyoruz. Teleferikten aşağıya doğru inerken çektiğim videoda ne kadar yüksekte olduğumuz daha iyi gözüküyor.



İnmeye yaklaştığımız son metrelerde evlerin çatısına paralel geçiyoruz. Şehri kuş bakışı bu kadar yüksek görmek mutlu etti bizleri.


Yolumuza devam edip Trabzon'a ulaşmaya çalışıyoruz. Yol boyunca defalarca tünelden geçiyoruz. 


Giresun'da pek fazla dolaşacak yer yok. Hani gelmişken kalesine çıkalım dedik. Şehrin içinden daracık yollardan geçerek zar zor ulaştığımız Giresun kalesinin artık görmeye alıştığımız sıradan manzarasıyla resim çektirip yolumuza devam ettik.


Kilometreler sonra Trabzon'un Akçaabat ilçesine ulaşıyoruz. Akçaabat'a kadar gelipte köftesini yememek olmaz. Yol boyunca reklam tabelalarını gördüğümüz Saray restorantta yemek için mola veriyoruz. Köftesi ince ve çok lezzetliydi. 3 kişi için 54 TL hesap ödeyip yolumuza devam ediyoruz.


Trabzon'a ulaştığımızda hava kararmaya başlamıştı. Şimdi yazarken rahat yazıyorum fakat otel konuşunda epey sorun yaşadık Trabzon'da. Abartısız 15 tane otel dolaşmışımdır ve hepsine yer yok yok yok. Olanlarda çok uçuk fiyat söylediklerinden şehrin biraz daha ilerisinden boş yer bulacağız ümidiyle gidiyoruz. Pek işlek olmayan, deniz kenarı ve benzinlikten başka bir şey bulunmayan bir yerde Arsen oteli buluyoruz. Çok yorgunduk. Selam verip direk içeri girdim ve 3 kişi için kahvaltı dahil en uygun odasını sordum. 180 TL'ye anlaşıp odamıza çekildik. Otelde Arap müşteriler çoğunluktaydı. Benzinliğin marketinden atıştıracak bir şeyler alıp odamıza çekildik. Yorgunluktan uyumuşuz hemen.



ORDU - GİRESUN

0 yorum:

Yorum Gönder