10 Ağustos 2015 Pazartesi

AMASYA

AMASYA - 2015

Kastamonu'dan çıkıp akşam geç saatlerde ulaştığımız Amasya Yeşilırmak boyunca yan yana dizili konaklarıyla, konumuyla ve ışıklandırmasıyla beğenimizi kazanmıştı. Gelir gelmez kalacak yer bakmaya başladık ve Amasya öğretmen evini gördük. Edindiğim bilgiye göre öğretmen evlerinde yer olsa dahi yok denilebiliyormuş. Bende resepsiyondaki beye "Bebeğimiz var uzun yoldan geldik perişan olduk" dedim biraz dram yaparak istedim odayı. Normal bir şekilde isteseydim de verirler miydi bilemiyorum. Son 1 suit odası kalmış ve 147 TL'ye kahvaltı dahil odayı tuttuk.(150 TL olsaydı ne yapardık :) )


Odamız son derece rahat ve ferahtı. Olması gereken her şey gayet muntazam yapılmıştı. Odaya yerleştikten sonra şehri keşfetmek için dışarı çıktık. Irmak boyunca dizili konakların belirli sürelerde renk değiştiren ışıkları hoş bir manzara oluşturuyordu.


Yol yorgunluğu ve açlıktan kendimizde değildik aslında. Duyduğum kadarıyla burada Çınaraltı restorant meşhurmuş konumu çok kolay bir yerde zaten görülmemesine imkan yok. Çorba, salata ve köfte yiyerek açlığımızı bastırdık. (3 kişilik hesap 71 TL tuttu)


Irmak kenarında bir süre yürüyüp resimler çektik.

Vakit iyice geç olmuştu ve yorgunduk. Otelimize gidip uyuduk. Sabah otelin açık büfe güzel kahvaltısıyla güne başladık. İyice dinlemiş ve Amasya'yı bir de gündüz gözüyle görmek istemiştik. Odamızın bir kapısı direk ırmağa açılıyordu. Ailece burada resim çekilip odadan ayrıldık.


Yeniden Amasya sokaklarındayız. Akşamki güzelliği bir de gündüz görelim diyerek düştük yollara.


Orta karadeniz bölgesinde yer alan Amasya Osmanlı devleti zamanında bir çok padişah ve şehzadeye ev sahipliği de yapmış. Burası için şehzadeler şehri adını duymak mümkün. 19. yüzyıllarında Amasya'da doğduğu bilinen ünlü coğrafyacı Strabon ve yine bir çok tarih adamının heykel figürleri yol boyunca dizilmişti.


Amasya'nın ara sokaklarında bir çok tarihi konak gördük. Buzdolabı magnet koleksiyonum için hediyelik eşya satan yerlerden alışveriş yaptık.


Kaya mezarlarını görmek için gösterilen yerden yukarı doğru çıkmaya başladık. Havanın sıcaklığı + Defneciği taşımak epey yordu beni. Zirveye doğru yavaş ve emin adımlarla çıktık :)


Yükseldikçe ırmak kenarına kurulmuş olan Amasya bütün güzelliklerini sergilemeye başladı bizim için.


Kızım ellerini açıp poz verince bizde resim çekildik.


Diğer tarafta Kızlar Sarayı denilen bir Kafeterya vardı. Yukarı çıkmak bizi epeyce yormuştu. Yorgunluğumuzu en iyi limonata alır diyerekten 3 tane limonata söyledik. Tanesi 5 TL'ydi fiyatı biraz pahalı ama tadı güzeldi. Defnecik çok susamış olacak ki hepimizin bardağından azar azar içmeye başladı.


Limonata içerken tren sesini duymasam o koskoca tren yolunu farketmiyecektim :)


Amasya'nın elması meşhur olduğunu biliyoruz. Küçük bir marketten tadımlık bir kaç tane elma aldık. Çok fazla elma seven birisi olmayan ben saniyeler içinde elmayı bitirdim :) 
Aklımdaki yerleri dolaşma telaşesindeyim. Şimdi hedefimiz Amasya Arkeoloji Müzesi. Burayı benim için cazip kılan eskiden yaşayan insanların mumyalanmış cesetlerini görmekti. Müze 2 katlı birinci katında eski zamanlarda kullanılan çanak çömlek para ve takı gibi eşyalar ağırlıktaydı.


Defnecik rahat durur mu hiç ? Müzeyi geniş buldu heralde bir o yana bir bu yana koşturması annesiyle resim çektirmesiyle son buldu :)


2.katta ayrı bir odaya yapılmış mumya odasını gördük. İnanın hiç iç açıcı değildi. Bu insanların bir zamanlar yaşadığını bilip bu şekilde olduğunu görmek tuhaf duygular bıraktı bende...


Odayı komple kameraya çektim. 


Buradan sonra Ordu'ya gidecektim. Fazla vakit kaybetmeden güzergah planları yapmaya başladım. Ordu'ya ya Merzifon Samsun yolu üzerinden yada Tokat Erbaa Niksar yolu üzerinden gidecektim. Ben 2.yolu tercih ettim çünkü bu yol üzerinde Borabay Gölü vardı. Merkezden yaklaşık 50 Km kadar uzakta yolumuzun üstü sayılır diyerek girdik yola. Tabelaları takip ederek ulaştık. Otomobil için giriş 9 TL bana pahalı geldi. Fakat içeride neler olup bittiğini görmek istediğimden girdik. Gölün rengi doğa rengi yeşildi. Güzel ve göze hoş gözüküyordu.


Burası günü birlik uğrayıp gidilecek bir yer değilde mangalcıların mekanıydı. Anlayacağınız buraya boşuna gelmiştik. Ne mangal yapacak malzememiz ne de vaktimiz vardı. İçeride küçük bir restorant var ama acıkmadığımızdan oturmadık. Göl içinde deniz bisikleti ve kano gibi hizmetlerde var.


Ve Amasya maceramız burada son bulur Ordu'ya doğru yola çıkılır.


AMASYA

1 yorum:

  1. Türkiye'de ki kayak merkezleri ve tanıtımları, kayak otelleri ve fiyatları, kayak merkezi kar kalınlıkları ve kayak hakkında bilmeniz gereken herşey http://www.kayakyerleri.com/

    YanıtlaSil