ASSOS-BOZCAADA
Dünün yorgunluğunu üzerimizden attıktan sonra sabah gözlerimizi açıp kaldığımız otelde açık büfe kahvaltıyı tabiri caizse tıka basa yedik desem yeridir :)
Güzel bir kahvaltının ardından Assos'un o temiz ve berrak denizine attık kendimizi.
Denizi çok temiz bir o kadar da derindi. 1 saat kadar vakit geçirdikten sonra üstümüzü giyip otelden ayrıldık. Yola çıktıktan sonra Assos'un simgesi olan tarihi eski taş sokakların olduğu liman işletmesine gittik.
Burada bir süre gezdikten sonra kalenin ve tarihi taş kalıntılarının bulunduğun yolları zig-zag çizerek tırmandık. Sağlı sollu antik ve süs eşyaları satan amcalar ve teyzelerle güzel sohbetler ettik.
Yokuş yukarı uzun uzun yolları bitirdikten sonra Assos'un simgesi olan antik kente geldik. Girişine kişi başı 8 TL ödedik. Bunca yıla rağmen hala ayakta kalmayı başarmış taş bloklar vardı.
Yıllardır bir şekilde ya TV'den ya da internetten gördüğüm bu taş yapıları görüpte hayran olmamak elde değil.
Resimlerimizi çektikten sonra Bozcaada'ya mı gitsem, yoksa direk Ayvalık'a mı gitsem diye düşünürken Bozcaada'ya gitmeye karar verdik. Yola çıkarken arabamızın üzerinde küçük ama bir o kadarda büyük bir misafirimiz vardı. Büyük bir çekirge Bozcaada yolu boyunca kilometrelerce arabanın üzerinde bizimle seyahat etti hemde bedava :)
Bir süre sonra ansızın arabanın üzerinden atlayarak doğaya karıştı. Assos'tan 47 km kadar uzaklıkta GEYİKLİ'de ki limana geldik. Vapura binerek BOZCAADA'nın yolunu tuttuk.
Vapura bindikten sonra kendimizin ve etrafın bir kaç resmini çektik.
Adaya yaklaştıkca adanın simgesi olan kalenin resimlerini çekip kalacağımız yeri aramaya başladık.
Malum adada olduğumuzdan her şey çok pahalı. Eşimin canı meyve çektiğinden oradaki bir manavdan 3 tane portakal aldık. Fiyatını sormadan aldığımız için pişman olduk nitekim 3 tane portakala 6 TL ödedik. Otel ve pansiyonlarda aynı şekilde anlaşmışcasına fiyatlar uçuktu. Uzun konuşmalar sonunda ERGİN OTEL'de 2 kişi sabah kahvaltısı dahil 80 TL'ye yer bulduk.
Sonra adada küçük bir tur yaptık. Adanın simgesi olan Bozcaada kalesinin tarihçesini okuyup içeri daldık.
Dışarıdan gözüktüğü gibi büyük bir kale ile karşı karşıyaydık. İçindeki toprak yollardan bir kat üste çıktık. Zamanında insanlar ne zorluklarla nasıl yerlerde yaşamış bu gibi yerleri görünce halime şükredesim geliyor. Düşünsenize burada yaşayanların Televizyonu bile yoktu bir başka yere haber vermek için telefonları yoktu oysa ki günümüzde bunlar olmazsa hayat duruyor gibi... Kale içinden bir manzarayla konumuza devam edelim.
Pekte havalı çıkmış cancağızım :)
Kalenin içinde korsanlara ait mezarlarda mevcut.
Kale içindeki gezimizi tamamladıktan sonra her biri tarih kokan meşhur 3 tane şarap fabrikasının olduğu dar sokakları fotoğrafladık.
Üzerinde haç işareti bulunan bu saat kulesi de adanın sembollerinden.
Resimlerimizi çektikten sonra denize girmek için plaja baktık fakat plajın 10 km kadar uzakta olduğunu duyunca denize girmekten vazgeçtik. Aslında plaja gitmek için adanın meydanından minibüsler mevcut fakat gitmemize değecek kadar vaktimiz olmadığından bir çay bahçesine gittik. Küçük ama şirin bir işletmeydi burası. Akşam yemeğimizi burada yedikten sonra otelimizde dinlenmeye çekildik.
ASSOS-BOZCAADA
0 yorum:
Yorum Gönder