Marmaris'te kaldığımız Green Nature Resort & Spa otelindeki 5 dolu dolu günü tamamlayarak otelden ayrıldık. Önümüzde 4-5 gün kadar daha gezebileceğimiz vakit vardı. Aklımdaki bir kaç yere uğramak için önceden rota oluşturmuştum ve uygulama zamanım gelmişti. İlk olarak kaldığım otele de yakın konumda olan Kız Kumu'nu ziyaret etmek için düştük yollara...
Kız Kumu yaklaşık 3 sene önce yine ziyaret ettiğim bir yerdi. O yüzden ortamı bilerek geldik buraya. Aracımızı uygun bir yere çektikten sonra kız kumunu simgeleyen bu heykelin yanına vardık.
3 yıl önceki yazımda burayı anlatmıştım fakat tekrar edeyim. Kız kumu ana karadan yaklaşık 600 metre kadar denizin üzerinde yürüyormuş hissi veren dünyadaki tek yer olma ünvanına sahipmiş. O yüzden deniz suyu seviyesi hep dizlerinizde.
Daha önce geldiğimde bu yolu kızım Defne ile yürümüştük. Şimdi ise oğlum Ege ile dolaşmak nasip oldu. Onu kucağımda tutarak gitmek zor olsa da yinede oldukça keyifliydi.
1 saatten biraz fazla burada vakit geçirdik. Burayı gösteren mini bir video ile anılarımızı taze tutalım...
Sıradaki hedefimiz aslında Dalyan Ortaca'da bulunan Sultaniye Kaplıcalarıydı. Navigasyondan bakarak Marmaris Milli Parkı içerisinden daha manzaralı ve kısa bir yol buldum. Amacım orman yolundan Ekincik'te bulunan kaplıcalara ulaşmaktı. Bir süre bu yolda gittikten sonra maalesef askeriye yolu kapatmış ve 'Ekincik çıkışları kapalıdır!' şeklinde yola yazılar asmış. Yanımızdan tabelaları umursamadan geçen bir çok araç görünce bizde yolumuza devam ettik fakat giden araçların hepsi gerçekten askeriyeye gidiyormuş doğal olarak nöbet tutan askerlere danışaraktan geçişimize izin verilmedi ve aynı yolu geri dönmek zorunda kaldık...
Rotamda küçük bir değişiklik yaparak Akçapınar Köyü'ndeki Akçapınar tostçusuna doğru yola koyulduk. Hava sıcak ve yakıtımız azalmıştı. Bir benzin istasyonundan aracımıza yakıt aldıktan sonra buraya özel bir gazoz olan Goca Marmaras gözüme takıldı. Farklı yerlerde farklı yiyecek ve içecekleri denemeye bayılıyorum. Hiç düşünmeden eşime ve kendime aldım. Tadı gerçekten alışılagelmiş gazozlardan farklıydı. Marmaris'e yolunuz düşerse mutlaka deneyin.
Gelelim Akçapınar Köyüne. Akyaka sınırları içerisindeki bu köy yolun her iki tarafında dizilmiş upuzun ağaçları ile meşhur. Yolunuzu İstanbul'dan Marmaris yönüne doğru geliyormuş gibi gittiğinizde göreceğiniz ağaç manzaralarına inanamayacaksınız.
Köyün girişinde buraya ait hediyelik eşya satıcıları karşılayacak sizleri. Buraya ait magnet arasam da maalesef yoktu.
Akçapınar köyünü meşhur eden yer sanırım Akçapınar Tostçusu. Burası yaptığı tostlarla internette fenomen olmuş bir mekan. Burayı taaa İstanbul'dayken yol güzergahıma eklemiştim ve artık buradayım...
Bizde tostların tadına bakalım dedikleri kadar var mıymış diye oturduk bir masaya. İçerisi hınca hınç doluydu. Boşalan bir masaya kurulduk hemen. Ayran bol köpüklü olarak servis ediyor. Tostların yanında dilimlenmiş domates ve biber yer alıyor. Bana sorarsanız tostlardan çok ayran güzeldi. Tostun kaşarı bana sıradan gelse de sucukları oldukça lezzetliydi. Fiyat bilgisine gelince tostlar 10 TL ayran 4 TL'ye servis ediliyor.
Karnımız doydu çok şükür. Güzel anılarla ailece fotoğraf çekilip ayrıldık bu mekandan.
Şimdi sırada Ekincik'te bulunan Sultaniye Kaplıcalarında. Fethiye yolu üzerinden yol ayrımına girip 19 Km kadar gidilerek ulaşım sağlanıyor. Gezmeyi seven birisi olarak gezi programlarını çok takip ederim. Burayı Teve 2'de yayınlanan Mert Savaş'ın sunduğu Rehber programından görüp beğenmiştim.
Kaplıcalara doğru giderken yol boyunca gördüğümüz mandalina ağaçlarına dayanamayıp göz hakkımızı aldık. Henüz olgunlaşmamış olsa da tadına bakmak istedik.
Kısa bir süre sonra Kaplıcalara vardık. İçerisi oldukça kalabalıktı. Giriş kişi başı 4 TL. İçeride çamur banyosu, kükürt banyosu, bay ve bayan için ayrı kapalı termal havuz, balık terapisi ve yemek için mekanlar mevcut. Bayram zamanı olduğu için konaklamayı burada düşünsek de boş yer yoktu.
Çamur banyosu terapisi şu şekilde yapılıyor; Komple çamura bulanıp bir köşeye çekiliyorsunuz. Çamurun kurumasını bekledikten sonra duş alarak vücuttaki gözenekler temizleniyor ve cildin nefes almasını sağlıyorsunuz.
Gelelim kükürt banyosuna. Nasıl koktuğunu tarif etmeme gerek yok sanırım :) ama şifalı işte. Önce ben sonra kızım ile oldukça sıcak bir havuza girdik. Kokusu hoş olmasa da şifa niyetine :)
Bay ve bayanlar için iki ayrı kapalı termal havuzu olan tesise akşam saatlerine yakın vardığımızdan kimsecikler yoktu. İçerisi mimari bir esermiş gibi yankı yaparak çınlıyordu.
Termal havuzdan çıktıktan sonra duş alıp bir şeyler yedik. Kalacak yerimiz olmadığından yana yakına otel aramaya başladık. Bundan sonraki hedefim Ekincik sahiliydi aslında. Haritadan bulduğum bütün otelleri telefon ile arayıp yer kalmadığını öğrenince Ekincik'e gitmekten vazgeçtik. Hava kararmak üzereydi ve çocuklar biraz huysuzdu. Belki 20 belki 30 telefon görüşmesinden sonra nihayet Ortaca'da Karacan Park Hotel'de yer bulduk. Olduğumuz konumdan yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Otele gidip dinlenmeye çekildik.
Sanırım otel çok yakın zamanda faaliyete girmiş. Bütün her şey yeni dekor edilmiş ve tertemizdi. Sabah kahvaltısı için lobi yanındaki masalara geçtik.
Güzel bir kahvaltının ardından eşyalarımızı toplayıp otelden ayrıldık. Doğaçlama gezdiğimizden nereye gideceğimize karar veremedik aslında. Sarıgerme plajı oldukça meşhur. Buraya o kadar yakınken eşim artık dönüş yoluna girelim diyince Akyaka'ya doğru yola koyulduk. Sarıgerme'ye gitmedik ama gördüğüm kadarıyla sadece denizden ibaretti. Marmaris'te kaldığımız otelde havuz ve yüzmeye doyduğumuzdan Sarıgerme'yi başka bahara erteledik.
Muğla gerçekten cennetten bir köşe. Her yeri ayrı güzel. Bir kaç yıl önce ziyaret ettiğimiz Akyaka'ya geldik. Daha önce geldiğimizden aracımızı ormanlık alan tarafındaki boş yerlere bıraktık. Sahile inerek Azmak Nehri'nin buz gibi sularına daldık.
Sanırım bu su hiç ısınmayacak. Her zaman soğuk. Azmak Nehri dendiğinde akla ilk gelen tekne turlarıdır. Bu güzel nehri bir kez daha tekne ile geçmek için sabırsızlandık ve liman tarafına gittik.
Teknelerin biri gelip biri gidiyordu. İlk kez tur teknelerine binmek için upuzun bir kuyrukta sıra bekledik. Bir kaç yıl önce geldiğimde kişi başı 10 TL olan tekne turu 12.5 TL olmuş. Çocuklara ücret almadılar.
Yazın en kızgın olduğu zamanlarda hafif hafif esen rüzgar o kadar mutlu ediyor ki insanı anlatamam. Azmak Nehri boyunca görülen bir sürü kafeterya-restoran var ve her birinin manzarası birbirinden güzel.
Doğa, huzur, ailem... Daha başka ne ister ki insan? Mutlu olmak için bütün kriteri sağlamıştık. Tur teknesinin önüne geçerek Azmak Nehri turumuzu ölümsüzleştirdim.
Nehir boyu gittiğimiz yerleri videoya almayı da ihmal etmedim tabii ki. Sonuçta anılar biriktirdikçe güzel. Her izlediğimde sanki tekrar tekrar yaşıyormuş hissi veriyor bana. Karşınızda Azmak Nehri Turundan kısa bir video. Görüşmek üzere efenim...
KIZ KUMU - SULTANİYE KAPLICALARI - AKYAKA - AKÇAPINAR KÖYÜ MARMARİS
0 yorum:
Yorum Gönder